''Birden kaldırımda
koşan kalabalıkta onun olabileceği aklıma geldi,içimdeki sıkıntı eridi’’ diye
başlamış Yusuf Atılgan ‘’Aylak Adam’’ adlı romanına.Kalabalıkla arası iyi
olmayan ve içindeki sıkıntı bir türlü erimeyen kahramanımız C, çağdaş bireyin
trajedisiyle gez-erek arz-ı endam ediyor eser boyunca.Kalabalık karşısında
yabancılaşmış ve yalnız kalmış ‘zengin değil ama paralı’ bir gencin bohem
yaşantısını işlemiş Yusuf Atılgan ‘’Aylak Adam’ında .C, asla bulamayacağı
gerçek sevginin peşinde asi,aykırı,uyumsuz biri olarak kara karınca olmayı
reddeden bir genç aydın yalnızlığını bireyselleşme sorunu olarak yaşıyor.
İÜ’de Edebiyat Fakültesinde
okurken, A.H.Tanpınar üç yıl hocalığını yapmış Yusuf Atılgan’ın nitekim ‘’en
büyük şansım Tanpınar’ın öğrencisi olmam’’ diye açıklıyor yazarlıktaki
başarısını.
Bol bol Kafka ve Proust okurmuş
yazarımız ayrıca Aylak ADAM’a sinmiş Freud ve Satre etkisinden de bahsedebiliriz.Kahramanımız
C’nin mutsuz,huysuz ve sıkılgan olmasının sebebini çocukluğunda aramalıyız. C’nin
küçüklüğündeki BABA ve Zehra Teyze figürleri Freud düşüncesinin yazardaki
izlerine götürür bizi.C’nin roman boyunca kulak kaşıması malum olayda babasının
kulağını yırtmasıyla alakalıdır.Aylak Adam’ın Satre’nin ‘’Bulantı’’sıyla ilişkilendirilmesi
de eserin varoluşsal kaygıyla yazıldığı tezini destekler.
“Aylak Adam’ı okudum.
O da güzel roman doğrusu… Oğlanın romancı dokusu var. Kumaş iyi kumaş… İşçilik güzel… Beliriyor… Ama romanın meselesi ne?
Getirdiği yorum ne? Bir delikanlı var, geliri kıyak… Bir çevresi var… Baylan çevresi
sanki… Ressamı var, şairi var,
kızı var, oğlanı var… Fındıklı apartmanları, Akademi
züppeleri… Sanat, manat; aşk hepsi var… Ve oğlan aylak… Sevimli, hoş bir avare… Ama biraz
filozof… Bunalan genç adamlar ve meyhaneler… Ve bu adam yaşıyor… Sevişiyor… Güzel… Romanın
kapağını kapatınca bana vermek istediği, bana duyurmak zahmetine katlandığı
mesaj ne?.. Kaypak bir mesajı var ama, bir roman için, hem de iyi bir roman için bu yetmez.’’demiştir.
Aylak Adam’da Yusuf Atılgan şuur
akışı tekniği,1. ve 3.tekil kişi anlatımlar,mektup ve günce olmak üzere anlatımı
renklendirecek her yolu deniyor ve kendine özgü bir tarz içinde dili kullanıyor
Yusuf Atılgan az ve öz yazan bir edebiyatçı
belki de kıymet-i harbiyesini buna borçlu.Aylak Adam’ı intiharla bitirmeyi
düşünmüş ama fazla dramatik olacağını düşünerek bundan vazgeçmiş .Romanın son
cümlesi ise şöyle’’Sustu.Konuşmak gereksizdi.Bundan sonra kimseye ondan
bahsetmeyecekti.Biliyordu anlamazlardı .
meraklısına ...http://www.haberiniz.com.tr/yazilar/koseyazisi43705-Ruh_Adam_Aylak_Adam_ve_Biz_Ulkuculer.html
ALINTILAR
"...Ne yamansınız dökme
kalıplarınızla; bir şeyi onlara uydurmadan rahat edemezsiniz."
(Syf.10)
''...Sonra insan kendinin değil,
o yerin isteğine uygun yaşamaya başlardı.'
(Syf. 72)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder